Deliliğin Pençesinde Siyahi Bir Aile: Maxonlar

2023-03-01
Yakın ve uzak tarihleri birbirinden farklı ve çeşitlilikte göç tecrübesi ile karakterize edildiği en iyi bilinen topluluklardan biri belki de Afrika kökenli Amerikalılardır. Kıtanın, Batı’nın tecrübe ve sömürüsüne açıldığı 1600’lerden bu yana, Afrika kökenli Amerikalılar birtakım amaçlar için köle olarak Amerika’ya getirilmiş veya göçe zorlanmıştır. Burada asgari insanca yaşam şartlarının bile çok uzak olduğu, sosyal olarak dışlandıkları ve hâkim kültüre hiçbir şekilde yaklaşamadıkları bir hayat sürmek zorunda kalmışlardır. Köleliğin yasal olarak ABD parlamentosunca 1808’de yasaklanmasına kadar, yaşanan acılar bir dizi tarihsel kaynaklarda, edebi eserlerde ya da medyanın farklı organlarında yıllardır en çarpıcı hali ile ele alınmıştır. Yine bu kaynaklardan öğrendiğimiz üzere ABD parlamentosunun aldığı bu karar toplumun özellikle beyaz üstünlüğüne inanan katmanlarında karşılık bulamamış ve bu gerilim dünya tarihinin en kanlı savaşlarından- Amerikan İç Savaşı (1861-1865)- birinin patlamasına yol açmıştır. Nihayet 1865’te Abraham Lincoln’ın başkanlığında ABD anayasası köleliği resmi olarak yasakladığında maalesef Afrika kökenli Amerikalılar için insanca yaşayabilecekleri bir Amerika hala çok uzaktadır.August Wilson’ın ünlü oyunu 1985’te yayınlanan Fences’in[1] baş kişisi siyahi Troy Maxon’ın babası ve aile büyükleri önce Afrika’dan Amerika’nın güneyine göçe zorlandıklarında, yine de önlerinde birtakım fırsatlar belireceğini ummuş olabilir. Fakat Afrika kökenli Amerikalıların beklentileri beyaz Amerikalıların toplumsal olarak düşmanca örgütlü mücadeleleri ile en sert şekilde alt edilmiştir. Yaklaşık sekiz milyon Afrika kökenli Amerikalı bir kez daha sanayinin nispeten daha gelişmiş olduğu Kuzey’e göç etmek zorunda kalıp Büyük Göç (Great Migration) adı verilen bu toplu hareket ile insanca olarak adlandırılabilecek yaşam koşullarını orada kurgulamaya çalışmışlardır. Bu göç tecrübesi göç eden grubu hâkim/hedef kültüre herhangi bir şekilde entegre etme ya da kabullenme gibi bir politika amaçlamadığı için, eşitsizlik, etnik kökene göre ayrımcılık, ya da nefret söylemleri gibi büyük problemlere yol açacaktı. Wilson oyununu 1950’lerin Amerika’sında kurguladığı için, Büyük Göç’ün etkilerini, Kuzey’deki şehirlerde beyaz üstünlüğünü benimseyen kapitalist yaşamın içine nasıl dahil olamadıklarını, günlük hayat telaşlarında bile nasıl tökezlediklerini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serebilmiştir. Yasa koyucuların, yöneticilerin ve beyaz üstünlüğüne inanan Amerikan toplumunun hep birlikte düşmanca hareket etmesi ile Afrika kökenli Amerikalıların giderek kendilerini daha sıkışmış, hareket kabiliyeti kısıtlanmış ve inisiyatif alamaz noktaya gelmeleri ile siyah ırka özgü bıkma, usanma ve delilik denebilecek kolektif bir duygu durumuna itildikleri çok açıktır.August Wilson’ın Çitler oyunundaki baş kişisi Troy Maxon, tıpkı diğer Afrika kökenli Amerikalılar gibi kendini dışlanmış, hakarete uğramış hissetmekte ve kendisine yeterli fırsatlar sunulmadığını düşünmektedir. Profesyonel bir beyzbol oyuncusu olmayı hayal etmiş ama kendini çöpçü olarak çalışırken bulmuştur. İş yerinde şoförlüğe terfi etmek için çabalamış, ancak sürücü ehliyeti olmayan ve okuma yazma bilmeyen biri olarak bu mesleği ne düzeyde yapabileceği belirsizdir. Fakat Troy Maxon’ı bu oyunda trajik sona iten, kendisini ötekileştiren Amerikalı beyazı üstün tutan kapitalist ideolojiden çok kendisini artık bizzat ötekinin bakışı ile değerlendirip gücünü yitirmiş, sınırlandırılmış ve kurban edilmiş olarak görmesidir. Siyah ırkın maruz kaldığı olumsuz tutum ve uygulamalar karşısında Troy Maxon bir aile babası olarak çocukları, eşi ve erkek kardeşi için alternatif bir hayat formu yaratmayı düşünememiş ve oyuna ismini de veren bahçesine inşa ettiği çitlerin ardında kalmayı kendisi gibi tüm ailesine reva görmüştür.[1] Çitler. Oyunun İngilizce orijinalinden Türkçe ’ye yapılan bütün çeviriler yazara aittir.
Citation Formats
B. Doğan, Deliliğin Pençesinde Siyahi Bir Aile: Maxonlar. 2023.