Ağır metallerin P. chrysosporium ve C. versicolor ile biyosorpsiyonu- Atık çamurun biyosorbent olarak kullanılması

Download
1998
Dölek, Ayla
Yetiş, Ülkü
Ergen, Neslihan
Dilek, B. Filiz
Erbay, Alev
Özcengiz, Gülay
Ağır metallerin uzaklaştırılmasında kullanılan biyolojik metodlar, metallerin geri kazanımında kimyasal ve fiziksel teknolojilere çevre koruma ve ekonomik açıdan alternatif oluşturmaktadırlar. Tüm Dünya'da büyük miktarlardaki atıksularm arıtılması için, üretimin çeşitli evrelerinde ortaya çıkan biyokütle kaynaklarının, biyolojik tekniklerin maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla araştırılması gerekmektedir. Son yıllarda araştırmalar ağır metallerle kirletilmiş olan atıksuların mikroorganizmalarla arıtılması üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışmada, kağıt ve kağıt hamuru endüstriyel atıksuları gibi klorlu organik bileşikler içeren atıksuların arıtılmasında etkin beyaz çürükçül funguslar, Polyporus vesicolor ve Phanarochate chrysosprium biosorbent olarak kullanılmıştır. Phanarochate chrysosprium ile gerçekleştirilen adsorpsiyon çalışmalarında öncelikle aynı operasyonel koşullarda Pb(II), Cu(II), Cd(II), Ni(II) and Cr(III) metalleri için adsorpsiyon testleri yapılmıştır. En yüksek kapasite Pb(II) ile; en düşük kapasite Ni(II) ile elde edilmiştir. Bunun üzerine, bu iki metal detaylı adsorpsiyon kinetiği ve adsorpsiyon dengesi çalışmaları için seçilmiştir. Bu çalışmalarda, başlangıç metal konsantrasyonu, sıcaklık, pH ve çalkalama hızı gibi operasyonel parametrelerin adsorpsiyon hızı ve adsorptif kapasite üzerine etkileri araştırılmıştır. Tüm bu testlerde durgun fazdaki hücreler kullanılmıştır. Durgun fazdaki Phanarochate chrysosprium hücreleri ile gerçekleştirilen Pb(II) adsorpsiyonu çalışmalarında, artan Pb(II) konsantrasyonuna bağlı olarak denge zamanının azaldığı gözlenmiştir. Sıcaklık ve adsorptif kapasite arasında bir ilişki bulunmadığı belirlenmiş; tüm sıcaklıklarda Pb(II) adsorpsiyonu Freunlich modeline uygunluk göstermiştir. Maksimum kapasite, 35°C'de 116.6 mg/g olarak saptanmıştır. Pb(II) adsorptif kapasitesi, sallama hızı ile doğru orantılı olarak artış göstermiş ve 200 rpm'de optimum değerine ulaşmıştır. Yine durgun fazdaki Phanarochate chrysosprium ile gerçekleştirilen Ni(II) biyosorpsiyonunun, 60 dakikalık bir süre içinde tamamlandığı ve bütün sıcaklıklarda adsorpsiyonun Freunlich izotermine uygunluk gösterdiği bulunmuştur. En yüksek adsorptif kapasite olan 149.1 mg/g'a 35$^\circ$C de, yüksek metal konsantrasyonlannda aşılmıştır. Çalkalama hızının Ni(II) biyosorpsiyonuna çok belirgin bir etkisi olmadığı gözlenmiştir. Bu özellik, büyük ölçekli uygulamalar için çok önemli bir avantaj sağlamaktadır. Başlangıç pH değerinin 6.5-7.5 aralığında tutulması koşulunda, Ni(II) adsorpsiyon kapasitesinin olumlu yönde etkilendiği belirlenmiştir. Adsorptif kapasite ve adsorpsiyon hızı, pH 7.5 de maksimum değere ulaşmıştır.Phanarochate chrysosprium ile gerçekleştirilen çalışmaların ikinci aşamasında, daha yüksek bir adsorpsiyon kapasitesi göstermeleri nedeniyle, logaritmik büyüme fazındaki hücreler kullanılmış ve bu hücrelerle Pb(II) adsorpsiyonu daha detaylı olarak araştırılmıştır. Bu sırada; canlı, ölü ve inaktif hücrelerin adsorpsiyon kapasiteli karşılaştırılmış, daha detaylı olarak çeşitli işletme değişkenlerinin etkisi araştırılmıştır. Canlı Phanarochate chrysosprium hücreleri ile gerçekleştirilen adsorpsiyon testlerinde; Pb(II) nin, hücrelerin büyümesini olumsuz etkilediği gözlenmiştir. Canlı, aktif olmayan ve ölü Phanarochate chrysosprium hücreleri ile yapılan karşılaştırmalı Pb(II) adsorpsiyon testleri, en yüksek kapasite ve adsorpsiyon hızına aktif olmayan hücrelerin; en düşük değerlere ise, ölü hücrelerin sahip oldukları görülmüştür. Pb(II) bağlanması olayının her üç tip hücre için de Freundlich adsorpsiyon modeli ile tarif edilebildiği görülmüş; bu, adsorpsiyonun düzgün olmayan bağlanma yüzeylerinde gerçekleştiğini göstermiştir. Elde edilen bulgular, adsorpsiyonun yarısının biyoakümülasyon, diğer yarısının ise biyosorpsiyon ile olduğunu göstermiştir. Aktif olmayan hücrelerle gerçekleştirilen çalışmalarda, ortam pH'ı, sallama hızı, sıcaklık ve başlangıç biyokütle derişiminin adsorpsiyona etkileri araştırılmıştır. En yüksek adsorpsiyon kapasitesine pH=5 'de ulaşılırken, adsorpsiyonun sıcaklığa ciddi oranda bağlı olmadığı gözlenmiştir. Daha katı, daha boncuksu yapıdaki yaşlı hücrelerin, kolon uygulamaları için daha uygun iken, genç olanlara göre daha az bir adsorptif kapasiteye sahip olmaları dezavantajının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak yaşlı hücrelere çeşitli yüzey işleme teknikleri uygulanmıştır. Hem asit hem de baz uygulamasının bu hücrelerin kapasitesini artırdığı gözlenmiştir. Polyporus Versicolor'm durgun fazdaki hücrelerinin değişik metalleri adsorplama kapasitesinin; Pb(II)>Ni(II)>Cr(III)>Cd(II)>Cu(II) biçiminde azaldığı bulunmuştur. Ni(II) için bulunan 49 mg/g lık adsorptif kapasitenin, literatürde daha önce Ni(II) için diğer biyokütlelerle rapor edilmiş en yüksek değerden yüksek olduğu görülmüştür. Adsorpsiyonun hem Langmuir hem de Freundlich izoterm modelleri ile tarif edilebildiği görülmüştür. En iyi sıcaklık, 30$^\circ$C olarak bulunmuş, adsorpsiyon hızının düşük başlangıç Ni(II) derişimlerinde daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Pb(II) ile gerçekleştirilen çalışmalarda, 93 mg/g'lık maksimum kapasiteye 25°C'da ulaşılmıştır. Polyporus Versicolor ile Pb(II) adsorpsiyonunun, ortam pH'sma bağlı olarak değiştiği ve en yüksek kapasiteye pH; 6.0-6.5 da ulaşıldığı görülmüştür. Pb(II) adsorpsiyonunun, Langmuir modeli ile de tanımlanmakla birlikte, Freundlich modeli ile daha iyi tanımladığı belirlenmiştir.

Suggestions

Kağıt sanayii atık sularında "ALG" yardımıyla renk ve klorlu organik giderimi
Dilek, B. Filiz(2001)
Kağıt sanayiinden ortaya çıkan renkli atıksular alıcı ortamlara verildiğinde renk değişikliğine ve ışık geçirimziliğine neden olarak çeşitli estetik ve biyolojik problemlere sebep olmaktadır. Bu atıksulardan renk giderimi, biyolojik ve fizyokimyasal pekçok farklı yöntem denenerek araştırılmaktadır. Bu yöntemlerden, alg yardımıyla renk arıtımına yönelik literatür bulgularının farklılık göstermesi, klorlu organik giderimine yönelik ise hemen hiçbir çalışmanın olmaması bu konuda daha detaylı çalışma yapılmasın...
Demir-çelik ve çinko endüstrilerinden çıkan ve metal oksit içeren atıkların kükürtlü hidrojen gazının giderilmesinde kullanılması
Atımtay, Aysel(2002)
Ülkemizde bulunan entegre demir-çelik tesisleri yılda yaklaşık 4-5 milyon ton çelik üretmekte, bu üretimden yaklaşık 1.5-2 milyon ton cüruf hasıl olmaktadır. Bu cüruf FeO, MnO, CaO, vs. gibi metal oksitleri açısından zengin olmasına rağmen, cüruf için bugüne kadar yapı ve çimento sanayiinden başka yararlı bir kullanım alanı bulunamamıştır. Ayrıca çinko endüstrisi atıklarında da önemli miktarda ZnO ve FeO bulunmaktadır. Büyük bir olasılıkla bu atıklardan çeşitli endüstrilerden çıkan ve $H_2S$ içeren atık gaz...
Yeraltı suyu (YAS) kaynaklarının pestisitlerle kirlenme potansiyelini değerlendiren matematik ve bilgisayar modellerin geliştirilmesi
Sözüdogru, Sonay; Ünlü, Kahraman; Özenirler, Günal; Pınar, Coşkun(1995)
Türkiye'de tarımın yoğun olduğu alanlarda kontrolsüz pestisit ve gübre kullanımı ciddi toprak ve yeraltı suyu (YAS) kirliliğine sebep olmaktadır. YAS kaynaklarının kirlilikten korunması için tarımsal amaçlı kimyasalların kontrollü kullanılması YAS kaynaklarının daha fazla kirlenmesini önlemek açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda proje, ülkemizde yaygın olarak kullanılan pestisitlere ait bir veri tabanının oluşturulmasını, kontrollü pestisit kullanımına esas olacak temel bilimsel kriterlerin belirlenme...
Halojenli organik maddelerin ardışık biyolojik (anaerobik/ aerobik) sistemlerle giderimi
Demirer, N. Göksel; Güven, Engin; Ergüder, H. Tuba; Varolan, Nimet; Tezel, Ulaş(2001)
Olumsuz sağlık ve çevresel etkileri bazında en önemli organik kökenli kirleticiler arasında yer alan halojenli bileşikler başlıca pestisid, plastik, çözücü, iletken, kağıt, vb. üretimi ve kullanımı gibi endüstriyel ve tarımsal etkinliklerin ya n ı sıra su arıtımında kullanılan dezenfeksiyon amaçlı klorlama işlemi sonucu oluşmakta ve yoğun olarak alıcı ortamlara ulaşmaktadır. Biyolojik olarak kolayca parçalanamayan halojenli organik bileşiklerin içerdikleri halojen gruplarının mikroorganizmalar üzerinde toks...
Aktif çamur biyopolimer kompozisyonunun tehlikeli kimyasalların biyosorbsiyonla giderimine olan etkileri
Sanin, Dilek F.; Yetiş, Ülkü; Yüncü, Bilgen(2003)
Bu çalışmanın amacı tehlikeli kimyasalların (ağır metaller ve sentetik organik kimyasallar) biyosorpsiyon mekanizmalarını araştırmak ve aktif çamur mikroorganizmalarının hücre dışı polimer kompozisyonunun beş değişik ağır metalin; Pb(II), Cd(II), Cu(II), Zn(II) ve Ni(II); ve triazin grubu pestisitlerden olan atrazinin biyosorpsiyon özelliklerine olan etkilerini ortaya koymaktır. Farklı besi koşullarında üretilen mikroorganizmaların hücre dışı polimer kompozisyonu farklı olacağı için biyosorpsiyon kapasitele...
Citation Formats
A. Dölek, Ü. Yetiş, N. Ergen, B. F. Dilek, A. Erbay, and G. Özcengiz, “Ağır metallerin P. chrysosporium ve C. versicolor ile biyosorpsiyonu- Atık çamurun biyosorbent olarak kullanılması,” 1998. Accessed: 00, 2020. [Online]. Available: https://app.trdizin.gov.tr/publication/project/detail/TlRVMU16TT0.