İzmir Körfezi' ndeki kalıcı ve toksik organik kimyasal madde kirliliğinin biyoteknolojik yöntemlerle belirlenmesi ve izlenmesi

Download
2004
Arınç, Emel
Boyuneğmez, Tuğba
Bozcaarmutlu, Azra
Cihangir, Bülent
İzmir Körfezi 1960' lı yıllardan bu yana endüstriyel atıkların, şehir ve zirai bölgelerden dökülen atık suların, gemilerden yayılan petrol atıklarının ve nehirlerin kirli sularının taşıdığı ağır metaller ve kalıcı organik kirleticileride (POPs) içeren organik kimyasallarla ciddi boyutlarda kirlenmiştir. Kalıcı organik kirleticilerden olan PAH, PCB dibenzodioksinler ve dibenzodifuranlar besin zinciri ile konsantre olarak balıklara geçmekte, balıklarda birikmekte ve balıkları yiyen insanlar kirleticilere oldukça yüksek bir değerde maruz kalmaktadır. Bu kimyasallar balık karaciğerinde spesifik olarak sitokrom P4501A (CYP1A) izozimini indukler ki bu enzim PAH/PCB tipindeki prekarsinojen maddeleri toksik ve karsinojenik metabolitlerine dönüştürür. Balıklarda kirliliğe bağlı CYP1A protein miktarı ve ona bağımlı 7-etoksirezorufin O-deetilaz aktivilerindeki artış PAH/PCB ve dioksin tipindeki kirleticilerin varlğının belirlenmesinde en sensitif biyomarker olarak kullanılmaktadır. Bu yöntem ile hem adı geçen kirleticiye maruz kalınıp kalınmadığı hem de bu maruziyet sonucunda oluşabilecek toksik ve karsinojenik etki ölçülebilmektedir. İzmir Körfez'inde yürüttüğümüz bu çalışmamızda CYP1A protein miktarı ve EROD aktivitelerindeki artış faklı balık türlerinde saptanarak körfezdeki PAH/PCB ve dioksin tipindeki kalıcı organik kirliliğin boyutları tespit edilmiş ve körfezde yaşıyan balık türlerinin bu tip karsinojenik maddelere ne derecede maruz kaldıkları ortaya konmuştur. CYP1A protein düzeyi Western blot tekniği ile daha önce labaratuvarımızda saf kefal P4501A enzimine karşı üretilmiş poliklonal antikor (Arınç and Şen, Marine Environmental Research.; 48, 147, 1999) kullanılarak tayin edildi. Çalışmamızda yüzey (pelajik), dip (sediment/bentik) ve yüzey-dip (bentopelajik) balık türlerini temsil eden üc farklı balık türü kullanıldı bunlar sırası ile kefal (Uza saliens), dil (Solea vulgaris) ve isparoz (Diplodus annularisydur. İç Körfez'de endüstriyel faaliyetlerin ve şehirleşmenin en yoğun olduğu üç bölgeden -Liman, Üçkuyular ve Pasaport- yakalanan kefallerde oldukça yüksek CYP1A protein miktarı ve EROD aktivitesi saptandı. Enzim aktiviteleri Dış Körfez'deki referans bölgesiyle karşılaştırıldığında sırası ile 104,80 ve 73 kat fazla bulundu. Dış Körfez' de bulunan Hekim adasından yakalanan kefallerde gözlenen yüksek EROD aktivitesi (referans bölgesiyle kıyaslandığında 43 kez fazla) bu bölgede PAH/PCB tipi kimyasaların yoğun olarak bulunduğunu göstermektedir. Bu kirliliğin 1976-1990 yılları arasında İzmir İç Körfezi' nin en kirli sedimanlarınm Hekim adasına dökülmesi sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Körfez boyunca beş farklı bölgeden yakalanan İzmir Körfezi 1960' lı yıllardan bu yana endüstriyel atıkların, şehir ve zirai bölgelerden dökülen atık suların, gemilerden yayılan petrol atıklarının ve nehirlerin kirli sularının taşıdığı ağır metaller ve kalıcı organik kirleticileride (POPs) içeren organik kimyasallarla ciddi boyutlarda kirlenmiştir. Kalıcı organik kirleticilerden olan PAH, PCB dibenzodioksinler ve dibenzodifuranlar besin zinciri ile konsantre olarak balıklara geçmekte, balıklarda birikmekte ve balıkları yiyen insanlar kirleticilere oldukça yüksek bir değerde maruz kalmaktadır. Bu kimyasallar balık karaciğerinde spesifik olarak sitokrom P4501A (CYP1A) izozimini indukler ki bu enzim PAH/PCB tipindeki prekarsinojen maddeleri toksik ve karsinojenik metabolitlerine dönüştürür. Balıklarda kirliliğe bağlı CYP1A protein miktarı ve ona bağımlı 7-etoksirezorufin O-deetilaz aktivilerindeki artış PAH/PCB ve dioksin tipindeki kirleticilerin varlğının belirlenmesinde en sensitif biyomarker olarak kullanılmaktadır. Bu yöntem ile hem adı geçen kirleticiye maruz kalınıp kalınmadığı hem de bu maruziyet sonucunda oluşabilecek toksik ve karsinojenik etki ölçülebilmektedir. İzmir Körfez'inde yürüttüğümüz bu çalışmamızda CYP1A protein miktarı ve EROD aktivitelerindeki artış faklı balık türlerinde saptanarak körfezdeki PAH/PCB ve dioksin tipindeki kalıcı organik kirliliğin boyutları tespit edilmiş ve körfezde yaşıyan balık türlerinin bu tip karsinojenik maddelere ne derecede maruz kaldıkları ortaya konmuştur. CYP1A protein düzeyi Western blot tekniği ile daha önce labaratuvarımızda saf kefal P4501A enzimine karşı üretilmiş poliklonal antikor (Arınç and Şen, Marine Environmental Research.; 48, 147, 1999) kullanılarak tayin edildi. Çalışmamızda yüzey (pelajik), dip (sediment/bentik) ve yüzey-dip (bentopelajik) balık türlerini temsil eden üc farklı balık türü kullanıldı bunlar sırası ile kefal (Uza saliens), dil (Solea vulgaris) ve isparoz (Diplodus annularisydur. İç Körfez'de endüstriyel faaliyetlerin ve şehirleşmenin en yoğun olduğu üç bölgeden -Liman, Üçkuyular ve Pasaport- yakalanan kefallerde oldukça yüksek CYP1A protein miktarı ve EROD aktivitesi saptandı. Enzim aktiviteleri Dış Körfez'deki referans bölgesiyle karşılaştırıldığında sırası ile 104,80 ve 73 kat fazla bulundu. Dış Körfez' de bulunan Hekim adasından yakalanan kefallerde gözlenen yüksek EROD aktivitesi (referans bölgesiyle kıyaslandığında 43 kez fazla) bu bölgede PAH/PCB tipi kimyasaların yoğun olarak bulunduğunu göstermektedir. Bu kirliliğin 1976-1990 yılları arasında İzmir İç Körfezi' nin en kirli sedimanlarınm Hekim adasına dökülmesi sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Körfez boyunca beş farklı bölgeden yakalanan isparoz balıklarında CYP1A protein miktarlarının ve EROD aktivitelerinin kirliliğe paralel olarak, Liman bölgesinden uzaklaşıldıkca düştüğü gözlendi. Bir sediment/dip balığı olan dilbalığı CYP1A protein miktarları ve EROD aktiviteleri Dış Körfez' deki bazı bölgelerin sedimentlerinin CYP1A indükleyici kimyasallar tarafından kirletildiğini göstermektedir. Örneğin Gediz nehri ağzında gözlenen kirlilik nehrin drenaj alanındaki büyük sanayileşmeyi yansıtmaktadır. İzmir Büyük Kanal Proje'si kapsamında kurulan arıtma sistemi körfeze dökülen evsel ve sanayi atıklarını toplayarak arıttıktan sonra körfeze deşarj etmek üzere 2000 yılında devreye girmiştir. Projemiz kapsamında körfezde yürütmüş olduğumuz biyomonitoring çalışmaları 2002 ve 2003 yıllarını kapsamaktadır. İç Körfez' den yakalanan balıklarda saptanan yüksek EROD aktivitesi ve CYP1A protein miktarı bu bölgede PAH/PCB ve dioksin tipi kirliliğin Kanal Projesi işleyişe geçmesinden önceki yüksek değerlerini koruduğunu göstermektedir. Bunun sonucu olarak İç Körfez' de balık karaciğerinde indüklenen CYP1A, prekarsinojen maddeleri daha fazla karsinojen metabolitlere çevirecek bunlarda DNA'ya bağlanarak mutajenik ve karsinojenik etki gösterecektir. Bu durum hem balıkların hemde bu tür balıkları yiyen insanların sağlığını ciddi boyutlarda tehdit etmektedir. Projemizde biyomonitoring çalışmalarına ek olarak, isparoz balığında dünyada ilk defa sitokrom P450 karışık fonksiyonlu enzim (KFO) aktivitelerinden olan metoksirezorufin O-deetilaz, benzfetamin N-demetilaz, etilmorfin N-demetilaz ve anilin 4-hidroksilaz aktiviteleri karakterize edilmiştir.

Suggestions

Doğu Akdeniz Bölgesindeki Tsunami Tehlikesinin Belirlenmesi
Aydın, Baran; Kanoğlu, Utku(2018)
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Arastırma Kurumu (TÜBITAK) tarafından 3001 - Baslangıç Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı kapsamında desteklenen bu proje çalısması ile DoguAkdeniz bölgesinin tsunami potansiyelinin belirlenebilmesi ve bölge için hazırlanacak tsunamirisk ve taskın haritaları için bir altyapı olusturulması amaçlanmıstır. Bu dogrultuda bölgeiçerisinde seçilen önemli kıyı noktaları için çesitli deprem senaryoları olusturulmus, budepremler sonucunda meydana gelecek olası bir tsunaminin kıyılarımı...
Organize sanayi bölgelerinde çevre kirliliğini minimize edici teknolojilerin ve maliyet boyutlarının belirlenmesi; 1991 sonuç raporu
Müezzinoğlu, Aysen; Atımtay, Aysel; Sarıkaya, Z. Hasan(1992)
Organize Sanayi Bölgeleri (OSB), dengeli kalkınma ve düzenli şehirleşmenin sağlanması, sanayileşmenin çevre sorunlarına yol açmayacak biçimde gerçekleştirilmesi amacıyla, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından yatırımların yönlendirilmesinde bir planlama aracı olarak ele alınmaktadır. Ancak uygulamada, bu amaçlara tam olarak ulaşılamamakta ye çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin, gerek inşaatı tamamlanmış, gerekse yapımı süren OSB'lerde, arıtma tesisleri için yatırım kararlarının verilmesi gün...
Organize sanayi bölgelerinde çevre kirliliğini minimize edici teknolojilerin ve maliyet boyutlarının belirlenmesi (ODTÜ, DEÜ, İTÜ raporları)
Atımtay, Aysel; Sarıkaya, Z. Hasan(1995)
Organize Sanayi Bölgelerinin son yıllarda sayılarının giderek artması ve bu artışla beraber gelen çevre sorunlarının da büyümesi üzerine, sorunlara çözüm bulmak amacıyla DPT tarafından 1991 yılında başlatılan "Organize Sanayi Bölgelerinde Çevre Kirliliğini Minimize Edici Teknolojilerin ve Maliyet Boyutlarının Belirlenmesi" projesi, bu yıl son aşamasına gelmiştir. Bu rapor projenin üçüncü yılında yapılan çalışmaları kapsamaktadır. Projenin bundan önceki yıllarında yapılan çalışmalar çerçevesinde, pilot olara...
Aktif çamur biyopolimer kompozisyonunun tehlikeli kimyasalların biyosorbsiyonla giderimine olan etkileri
Sanin, Dilek F.; Yetiş, Ülkü; Yüncü, Bilgen(2003)
Bu çalışmanın amacı tehlikeli kimyasalların (ağır metaller ve sentetik organik kimyasallar) biyosorpsiyon mekanizmalarını araştırmak ve aktif çamur mikroorganizmalarının hücre dışı polimer kompozisyonunun beş değişik ağır metalin; Pb(II), Cd(II), Cu(II), Zn(II) ve Ni(II); ve triazin grubu pestisitlerden olan atrazinin biyosorpsiyon özelliklerine olan etkilerini ortaya koymaktır. Farklı besi koşullarında üretilen mikroorganizmaların hücre dışı polimer kompozisyonu farklı olacağı için biyosorpsiyon kapasitele...
Mikroplastik Partiküllerin ve Plastik Katkısı Olan "Bisfenol A" Organik Bileşiğinin Mersin Körfezi'nde Dağılım Gösteren Bazı Zooplankton Türleri Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi
Örek, Ak Yeşim; Kıdeyş, Ahmet Erkan; Yılmaz, Mesut; Özhan, Koray; Karahan, Arzu(2018)
Proje kapsamında Erdemli açıklarındaki transekt borunca 3 istasyonda ve bölgedeki bazınehirlerde 2016 Agustos?undan itibaren en az 1 yıl boyunca aylık örneklemeler yapılmıs,ayrıca laboratuvarda çesitli zooplankton türleri ile birçok deney gerçeklestirilmistir.Türkiye?de ilk defa yapılan ölçümlerle, deniz suyunda 4.33-16.92 ug/L aralıgında degistigigörülen BPA kirleticisi, nehir sularında göreceli olarak biraz daha yüksek olarak, 4.14-29.92ug/L aralıgında ölçülmüstür.Çalısılan 3 istasyondan Nansen siseleri i...
Citation Formats
E. Arınç, T. Boyuneğmez, A. Bozcaarmutlu, and B. Cihangir, “İzmir Körfezi’ ndeki kalıcı ve toksik organik kimyasal madde kirliliğinin biyoteknolojik yöntemlerle belirlenmesi ve izlenmesi,” 2004. Accessed: 00, 2020. [Online]. Available: https://app.trdizin.gov.tr/publication/project/detail/TlRrMk9Uaz0.