Show/Hide Menu
Hide/Show Apps
Logout
Türkçe
Türkçe
Search
Search
Login
Login
OpenMETU
OpenMETU
About
About
Open Science Policy
Open Science Policy
Open Access Guideline
Open Access Guideline
Postgraduate Thesis Guideline
Postgraduate Thesis Guideline
Communities & Collections
Communities & Collections
Help
Help
Frequently Asked Questions
Frequently Asked Questions
Guides
Guides
Thesis submission
Thesis submission
MS without thesis term project submission
MS without thesis term project submission
Publication submission with DOI
Publication submission with DOI
Publication submission
Publication submission
Supporting Information
Supporting Information
General Information
General Information
Copyright, Embargo and License
Copyright, Embargo and License
Contact us
Contact us
Vitamin D metabolizmasında rol oynayan CYP450 enzimlerinin polimorfizmleri ile iskemik inme riski ilişkisinin araştırılması
Date
2014-12-31
Author
Adalı, Orhan
Metadata
Show full item record
This work is licensed under a
Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License
.
Item Usage Stats
329
views
0
downloads
Cite This
Epilepsi, merkezi sinir sisteminde kortikal veya subkortikal bölgelerde yer alan nöronların artmış uyarılabilirliğinden kaynaklanan, ani, hipersenkron, yüksek voltajlı, anormal elektriksel deşarjları sonucu gelişen klinik bir durumdur. Epilepsi, tarihi eski çağlara kadar dayanan, hastanın işlevselliği ve yaşam kalitesini etkileyen, yineleyici nöbetlerle karakterize bir hastalıktır. Epilepsi tüm dünyada en yaygın görülen nörolojik hastalıklardan biridir. Nöroloji pratiğinde çocukluk ve ergenlik çağında en sık, erişkinlerde ise beyin damar hastalıklarının ardından ikinci en sık rastlanan hastalıktır. Epilepsi görülme sıklığı ülkeler ve toplumlar arasında büyük farklılıklar göstermektedir; gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelere göre 4-6 kat fazla görülmektedir. Epilepsi etiyolojisinde sebebi bilinmeyen (idiyopatik) epilepsiler en geniş yeri (%65) tutar. Epilepsi olgularının yaklaşık yarısını idiyopatik jeneralize epilepsiler oluşturur. İdiyopatik jeneralize epilepsiler genetik temelli olup, yapısal bir beyin lezyonu ya da başka nörolojik belirtiler görülmemektedir. Yalancı epileptik nöbetler veya psikojenik non-epileptik nöbetlerin (PNEN), epileptik olmayan ama epilepsi nöbeti görünümünde olan, aslında psikiyatrik bir sorunun dışa vurumu olan klinik tablolardır. Bu tabloların gerçek epileptik nöbetlerden ayırt edilmesi oldukça zordur. Tedaviye dirençli epilepsi ön tanısı ile uzmanlara veya merkezlere gönderilen hastaların en az %20’sinde epileptik olmayan ataklar olduğu ve bu hastaların gereksiz yere araştırıldığı ve gereksiz tedavi aldıkları bildirilmektedir. Önceki çalışmalarda, beyinde ve omurilikte en sık bulunan inhibitör nörotransmitter olan gama amino bütirik asitin (GABA) epileptik bölgelerde azalmış olduğu bulunmuştur. İnhibitör bir nörotransmitter olan GABA’nın azalması, epileptik nöronlar üzerindeki sinaptik inhibisyonun kalkmasına ve daha kolay eksite olmalarına, dolayısı ile epileptik deşarjlar meydana getirerek nöbet oluşmasına neden olmaktadır. GABA etkisini GABAA ve GABAB adlı iki farklı sınıftan reseptör üzerinden gösterir. GABA reseptörlerini kodlayan genlerde birçok tek nükleotit polimorfizmi (SNP) bulunmuştur. Bu tür polimorfizmler gen tarafından sentezlenecek GABA reseptöründe bazı değişikliklere ve dolayısıyla reseptörün işleyişinde kişiden kişiye farklılıklara neden olabilmektedir. GABA reseptörleri ve bu reseptörleri kodlayan genlerdeki polimorfizmler ile farklı epilepsi türleri arasında bağlantı olduğu bulunmuştur. Ancak, GABA reseptörleri ile idiyopatik jeneralize epilepsi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar çok kısıtlı kalmıştır. Bu çalışmaya 196 İJE hastası, 107 PNEN geçirmiş birey ve 109 kontrol birey dahil edildi. Hasta ve kontrollere ait kan numuneleri Gülhane Askeri Tıp Akademisi Nöroloji Bölümü’nce toplandı. Bayılma yakınması nedeniyle müracaat eden ve bayılma semiyolojisinin ortaya konması için yatırılan hastalardan epilepsi nöbeti gözlenen, epileptik nöbeti Uluslararası Epilepsi Derneğinin sınıflandırmasına göre idiyopatik jeneralize tip nöbet olan hastalar çalışmaya alındı. İki ayrı kontrol grubu oluşturuldu. 1. kontrol grubu olarak, nöroloji polikliniğine başvurmuş olan bireyler arasından bayılması veya başka bir ciddi nörolojik rahatsızlığı olmayan bireyler seçildi. 2. kontrol grubu ise, bayılma yakınması olan, ancak bayılma gözlemi sonucunda psikojenik nöbetleri olan (PNEN) hastalardan oluştu. İdiyopatik jeneralize epilepsi hastalarından ve kontrol bireylerden alınan tam kanlar ODTÜ Biyoloji Bölümündeki laboratuvarımıza getirilerek DNA’ları izole edildi. Daha sonra GABAA, GABAB1 ve GABAB2 genlerindeki bazı polimorfik bölgeler polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile çoğaltılarak özel restriksiyon endonükleaz enzimleriyle kırıldı ve sonuçta ortaya çıkan DNA’ların uzunlukları agaroz jel elektroforezinde incelenerek bireylerin genotipleri belirlendi. Önerilen bu projede ise önceki projemiz kapsamında GATA Nöroloji Bölümünce toplanmış ve ODTÜ Biyoloji Bölümündeki laboratuvarımızda saklanmakta olan kanlar ve bu kanlardan izole edilmiş olan DNA örnekleri kullanılarak GABA’nın sentezlenmesinden sorumlu enzim olan glutamat dekarboksilaz’ı kodlayan genlerde (GAD1 ve GAD2) bulunan polimorfizmler incelenerek bu genetik polimorfizmlerle idiyopatik jeneralize epilepsi arasında bir ilişki olup olmadığı incelenecektir.
Subject Keywords
Sağlık Bilimleri
,
Yaşam Bilimleri
URI
https://hdl.handle.net/11511/61879
Collections
Department of Biology, Project and Design
Suggestions
OpenMETU
Core
Vitamin D, Vitamin D Reseptörü ve Vitamin D Metabolizmasında Rol Alan CYP450 İzozimlerinin Hayvan Modelinde Multipl Skleroz (MS) Hastalığının Patofizyolojisine Etkilerinin Moleküler Düzeyde Araştırılması
Adalı, Orhan; Evin, Emre; Evin, Emre; Durukan, Özlem(2016-12-31)
Multipl skleroz (MS), santral sinir sistemi beyaz cevherinin karmaşık, tekrarlayıcı, sıklıkla progressif seyirli inflamatuar demiyelinizan hastalığıdır (Noseworthy, Lucchinetti, Rodriguez, & Weinshenker, 2000). Hastalık 20-40 yaş arasında, kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Hastalık riski ekvatoral kuşaktan uzaklaştıkça artmaktadır ve prevalansı 100.000 de 2 ile 200 arasında değişmektedir (World Health Organisation, 2008). Ekvatoral kuşakta MS hastalığının prevalansının düşüklüğünün güneş ı...
Antikanser İlaç İçeren Ve Cd 20 Karşıtı Antikor İle Hedefli Lipozomal Sistemin Lösemi Ve Lenfoma Hastalıkları Tedavisinde In Vitro Etkinliğinin Araştırılması.
Keskin, Dilek; Dalgıç, Ali Deniz; Tezcaner, Ayşen(2013-12-31)
Bu projede, kan kanseri (Lösemi) tedavisinde kullanılan ilaçlardan istenilen özellikteki iki ilacın birlikte kullanılmasıyla çift etkili ve aynı zamanda hedefli lipozom ilaç sistemi geliştirilmesi ve özelliklerinin incelenmesi planlanmaktadır. Geliştirilecek sistemin kanserli hücrelere hedeflendirme başarısının optimizasyonu için kanserli ve sağlıklı hücrelerde in vitro araştırmaların yapılması ve konvansiyonel ilaç uygulamaları ile karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Lipozom sistemine eklenecek PEG molekül...
Anti Kanser İlaç Hedeflemesi Amacı İle Hazırlanmış Polimer Kaplı Manyetik Monoparçacıkların İn Vivo Toksisite Analizleri.
Gündüz, Ufuk; Mutlu, Pelin(2014-12-31)
Kanser tedavisinde uygulanan mevcut kemoterapi yöntemindeki en önemli sorun, kullanılan anti-kanser ilaçların kanserli hücreyi ayırt edici özelliğe sahip olmamaları ve sağlıklı hücrelerin üzerinde de toksik etki göstermeleridir. Bu nedenle, son yıllarda kanser tedavisine yönelik ilaç hedefleme ve kontrollü ilaç salım sistemleri üzerine yapılan çalışmalarda büyük bir artış görülmektedir. Çalışmada amaçlanan, çeşitli polimerler ile modifiye edilmiş manyetik nanoparçacıkların sıçanlar üzerindeki sistemik etki...
Doğal olarak bulunan ellajik asit, kuersetin, naringenin, resveratrol, rutin ve hesperidin gibi polifenolik bileşiklerin ilaç metabolizmasında rol oynayan Glutatyon S-Transferaz ve NAD(P):Kuinon Oksidoredüktaz 1 enzim aktiviteleri üzerine etkileri
Adalı, Orhan; Karakurt, Serdar; Güray, Nülüfer Tülün(2014-12-31)
Fenolik ve flavanoid maddelerce zengin sebze ve meyvelerin düzenli bir şekilde tüketimi çeşitli dejeneratif hastalıkların ve kanser hastalıklarının iyileştirilmesinde etkin olduğu bilinmektedir. Hâlbuki sebze ve meyvelerdeki hangi bileşiklerin veya karışımların koruyucu özelliğe sahip olduğu ve bunların etki mekanizmaları henüz tam olarak açıklık kazanmamıştır. Bitkiler, insanların besin kaynakları arasında da yer alan binlerce çeşit fenolik ve polifenolik bileşikler üretirler. Bu fenolikler çoğu karsinojen...
İskemik inme riski ile kolesterolü metabolize eden sitokrom P450lerin genetik polimorfizimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
Adalı, Orhan; Demirkaya, Şeref; Öner, Tuğçe(2016-12-31)
İskemik inme, beyindeki damarların tıkanması sonucu gerekli olan oksijen ve besinin dokulara ulaşamamasıyla oluşan inme türüdür. Beyin damarlarının tıkanması, beyindeki veya boyundaki damarlarda pıhtı oluşması veya vücudun herhangi bir yerindeki pıhtının dolaşım yoluyla beyin damarına ulaşması ve burayı tıkayarak beyne kan iletimini engellemesi sonucu oluşabilir. Beyindeki sinir hücreleri oksijensiz ve besinsiz kaldığında fonksiyonlarını yerine getiremez. Bu inme türü hipertansiyon ve diyabet gibi bazı kron...
Citation Formats
IEEE
ACM
APA
CHICAGO
MLA
BibTeX
O. Adalı, “Vitamin D metabolizmasında rol oynayan CYP450 enzimlerinin polimorfizmleri ile iskemik inme riski ilişkisinin araştırılması,” 2014. Accessed: 00, 2020. [Online]. Available: https://hdl.handle.net/11511/61879.