Dünyanın Modern Büyüsü Bozulurken: COVID-19 Küresel Salgınına Göçmenlerin Aynasından Bakmak

2021-01-01
Biz de bu yazıda toplumların işleyişinde büyük aksamalara yol açan bir afet olarak değerlendirdiğimiz KOVİD-19 küresel salgınına göçmenlerin aynasından bakarak yaşananların dünyanın büyüsünü nasıl bozduğunu, bu büyü bozumunun göçmenler için doğurduğu sonuçları ve bu sonuçların bize ne gösterdiğini tartışmaya çalışacağız.Weber’in kullandığı (1946) anlamda dünyanın büyüsünün bozulması, bilimle rasyonel olarak açıklayamayacağımız olguların gittikçe azalması, insan türünün bilimsel yöntemlerle kendi doğası da dahil olmak üzere dünyayı daha çok kavrayabilmesi ve bu kavrayış sonunda onu kontrol altına alması olarak çerçevelenebilir. Dünyanın büyüsünün bozulması iki türlü anlaşılabilir. Bu, bir yandan dünyanın sekülerleşmesi ve dünyaya dair bilimsel olmayan açıklamaların özel alana çekilmesi demektir; diğer yandan ise bilimin hesaplanabilirliğinin, gittikçe rasyonelleşen bürokrasinin, hukukun ve siyasanın alanının artmasıdır (Jenkins, 2000). Weber (1946) bu sürecin ve ilerleme fikrinin uzun süredir Batı dünyasında güç kazanmakta olduğunu söyler ve bu ilerlemenin pratik ve teknik dışındaki anlamını sorgular. Bu noktada Tolstoy’a başvurur: Eğer modern insan büyük bir gelişme izleğinin parçası ve hiç doyurulamayacak bir tecrübe etme isteğinin esiri ise; bu kişi geçici ve kesinliği olmayan yeni şeylerin ancak çok küçük bir kısmına dâhil olabilir; bu da onun hayatını, dolayısıyla da ölümünü anlamsız kılar. Tam da hayatı anlama isteğinin sonucu olan ilerleme fikri yüzünden; hayat ve ölüm anlamsızlaşır. Fakat insanın anlam arayışı bitmez, süreç nihayete varmaz ve Jenkins’in (2000) belirttiği gibi dünyanın büyüsünün bozulması, yine modernliğe içkin olan dünyanın yeniden büyülenmesi ile devam eder. Jenkins’in (2000) izinden giderek bu yeni çeşit büyülenmelere örnek olarak toplumsal cinsiyet, etnik kimlik, vatandaşlık gibi kolektif aidiyetler verilebileceği gibi, tüketim toplumunun dayattığı alışkanlıklar sonucunda kendimiz üyesi olarak bulduğumuz topluluklar da verebilir. Söz gelimi, bir markanın sadık tüketicisi ya da bir restoranın müdavimi olmak, yeni dini akımlarla ilgilenmek. Böylece bireylere bir aidiyet hissi veren, kendilerine dair anlatıları daha büyük hikâyelerle bağlayabilme imkânı veren fırsatların dünyayı yeniden büyülediğini söyleyebiliriz. Bu anlamda içinde yaşadığımız dünya, bu iki karşıt dalganın, dünyayı büyüleyen anlatılar ile bu anlatıyı yıkan gelişmelerin çarpıştığı bir alan olarak anlaşılabilir.

Suggestions

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Görev Yapan Psikolojik Danışmanların Tükenmişlik Düzeyleri ve Bazı Demografik Değişkenlerle Tükenmişlik Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Çoban, Aysel; Demir, Ayhan Gürbüz (2004-01-01)
In this study, the level of three dimensions of burnout of counselors who work in region of Southeast Anatolia as a counselor wax investigated. Thus, the relation between three dimensions of burnout and salary, job expectations, workload, job satisfaction, age, years of experience as a counselor and number of counselors who work together and significant difference between dimensions of burnout and gender, department of graduation, and marital status were investigated. For this purpose, Personal Information ...
Türkiye’de cep telefonu cihazı pazarında marka sadakati için bir model denemesi
Gölbaşı-Şimşek, Gülhayat; Noyan, Fatma (Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Ankara, Turkey), 2009-6-1)
Yapısal Eşitlik Modelleri aracılığıyla marka sadakatine etki eden unsurların belirlenmeye çalışıldığı bu makalede marka sadakati, güven, müşteri memnuniyeti, algılanan ürün değeri, algılanan kalite, müşteri beklentileri ve marka imajı latent değişkenleri için ölçme modeli kurulduktan sonra bu latent değişkenler arasındaki eşanlı ilişkiler belirlenmiş ve Türkiye’de cep telefonu cihazı pazarında, cep telefonu markaları için bir marka sadakati modeli oluşturulmuştur. 770 cep telefonu kullanıcısına (üniversite ...
Türkçede eşit statüdeki konuşucularının reddetme sözeylem stratejilerine bir bakış
Şahin, Sevgi; Hatipoğlu, Çiler (null; 2015-05-01)
Reddetme sözeylemi, yüzü tehdit eden eylemler (Brown & Levinson 1987) olarak adlandırılmalarının yanında ilişki yönetimini tehlikeye sokan eylemler olarak da sınıflandırılmaktadırlar, çünkü reddedilen kişi onaylanmadığını, sevilmediğini düşünürken, reddeden kişi de “karşısındaki insanı kırabilir miyim, onu kendimden uzaklaştırabilir miyim diye düşünür” (Hatipoğlu 2010: 54). Bu, konuşmacıların karşısındaki kişiyi reddettiklerinde doğabilecek kırıcı durumları önlemeye ve ilişkinin devamını sağlamak için farkl...
Gurbette Ölüm: Avrupa Göç-Mekânda Türk Göçmenlere Yönelik Cenaze Hizmetlerinin Ulusaşırı Kurumsallaşması
Zırh, Besim Can (Ege Yayınları, 2021-01-01)
Bu makale toplulukların göç sürecinde yaşadığı mekânsal ayrışmanın topluluğun inşasında oldukça büyük bir öneme sahip olan defin usul ve ritüellerinin nasıl dönüştürdüğü, göçmenlerin sıla-mekân ile göç-mekân arasındaki bu ayrışmayı onarmak üzere geride bıraktığımız 60 yıllık göç tarihinde nasıl yöntemler izlediği ve bunun sonucunda bugün ulusaşırı toplumsal mekân olarak andığımız göçmen topluluğun kendi bütünlüğünü yeniden sağladığı yeni bir durumun oluşmasında bu usul ve ritüellerin sahip olduğu başat rolü...
Türk dilinin elektriksel özellikleri
Yavus, Davras; Ergeneman, Cengiz(1977)
B.u çajışmada TUrk dilinin, anlaşılabilirlikle ilişkili olarak, elektriksel özellikleri incelenmektedir, Rasgele hecelerden oluşturul-muş dizilerle, anlaşılabilirlik deneyleri yapVI mı şti r, Ses işaretleri-nin süzgeçlenmesinin, tlirevlemmesinin, kırpılmasının anlaşılabilirliğe etkisi incelenmiştir, Bunlardan başka üç değişik türden gürültünün normal ses işaretlerine ve çeşitli işlemlerle değiştirilmiş ses işaret-lerine anlaşılabilirlik yönünden yaptığı etki incelenmiştir, Bulunan önemli sonuçlardan bazılar...
Citation Formats
B. C. Zırh, Dünyanın Modern Büyüsü Bozulurken: COVID-19 Küresel Salgınına Göçmenlerin Aynasından Bakmak. 2021.